Bak şu Off-Shore’un yaptıklarına

Tufan Çakır yazdı

11 Nisan 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Kazım Kurt Seçim 2024 DT haber içi
Bu hafta; geçen hafta ortaya atılan Panama belgelerindeki off-shore kavramı üzerine değinelim diyorum. Sanki büyük bir usulsüzlük olarak lanse edilen off-shore, Türkçe literatürdeki adıyla “Kıyı bankacılığını” ülkemizde kavram olarak, 2001 yılındaki ekonomik krizden dolayı batan bankalardaki mevduat sahiplerinin hesaplarının off-shore olarak yatırılması ile duymuştuk. Bu hesaplar devlet garantisinden yararlanmadığı için mevduat sahipleri de büyük zarar görmüştü.
 
Peki off-shore nedir?
Kişinin veya kurumun kendi ülkesindeki bankacılık sektörü için düzenlenmiş olan her türlü yasa ve yönetmeliklerin dışında kalan serbest bankacılığa off-shore bankacılık denir. Özellikle 1960’lardan sonra gelişen kıyı bankacılığı merkezleri dünya finansal merkezleri için büyük birer fon kaynağı, uluslararası fonlar için ise bir ara geçiş olmaktadır. Bunlar arasında başlıcaları; Andorra, Lihtenştayn, Guernsey, Monako, Morityus, Liberya, Seyşeller, Brunei, Hong Kong, Maldivler, Cook Adaları, Nauru, Niue, Marshall Adaları, Vanuatu, Anguilla, Antigua ve Barbuda, Bahamalar, Barbados, Belize, Bermuda, İngiliz Virgin Adaları, Cayman Adaları, Grenada, Montserrat, Panama, St. Vincent ve Grenadines, St. Kitts ve Nevis, Turks ve Caicos, Amerikan Virgin Adaları. Yüz ölçümü çok küçük olan bu ülkeler, off-shore şirket ve hesaplara kapılarını açarlar.
 
Peki yasadışı mıdır?
Hayır off-shore yasadışı değildir ve uluslararası kabul görür. Birçok ülkede yaşayan kişiler ve kurumlar, yönetilen kur rejimlerinden korunmak için paralarını off-shore şirketlerde tutmayı tercih ederler.
 
Peki bu kadar tepki niçin alıyor. Off-shore.
Off-shore şirketten elde edilen gelirin gizlenmesi ve yaşanılan ülkede vergisinin ödenmemesi, kişinin sahip olduğu gerçek serveti beyan etmemesi, vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk kapsamında değerlendirilir. Bu şirketlerin hiçbir şekilde kayıt tutma zorunlulukları da olmadığından, bu yolla kara para aklamak da kolaylıkla mümkündür. İşte bütün mesele de buradan kaynaklanmaktadır.
Bu kısa değerlendirmeden sonra bu olay; devlet kanunlarına karşı gelmeyerek, yasalara uygun olarak kişi ve kurumların daha az vergi ödemek için başvurdukları bir yöntemdir. Ve yasal bir olaydır. Onun için vergi yönüyle bakıldığında herhangi bir vergi kaçakçılığından bahsetmemiz mümkün değildir. Yasalara karşı gelmeyerek daha az vergi verme, vergi yasalarındaki açıklardan yaralanma gibi. Daha az vergi ödemeye yasal olarak imkan sağlayan olaylara; biz maliyeciler ‘vergiden kaçınma’ deriz. ‘Vergi kaçırma’ demeyiz. Çünkü yasalara karşı bir suç işlenmediği için, yasal bir olay olduğu için vergi kaçakçılığına girmez.
Etik olmayan ve bu kadar tepki toplayan ise, bu gelirlerin tekrar ülkeye geri getirildiğinde, gelirlerin gizlenmesi, bu gelirlerin, vergisinin ödenmemesi, kişinin sahip olduğu gerçek serveti beyan etmemesi gibi nedenler yolsuzluk kapsamında değerlendirilir ki, işte tepki burada başlar. Politikacıların veya akrabalarının bu işlere girmesi etik olarak toplumlarda olumlu karşılanmaz, tepki görür
Bizi ilgilendiren bir yönü de, BDDK’nın bankalara el koyması durumundaki devlet güvencelerinde, off-shore hesaplarının hiçbir şekilde devlet güvencelerinin olmaması.
Türkiye’de olmayan bir bankaya Türkiye’nin güvence vermesi mümkün değildir. Sektörün sıkıntısı da buradan kaynaklanıyor. Türkiye’deki bankacılık sektörünün yasal yükümlülükleri vardır. Bankacılık sektörü, ‘maliyetleri düşsün’ diye, bu yüklerden kaçıyor, yurt dışında kuruyor. Bu bölgelerde kurulan şirketler her türlü vergiden muaftır. Ayrıca yaptıkları işlemlerle ilgili kayıt tutmak ve hesap verme zorunlulukları yoktur.
Hesaplarda ise tasarruf mevduat sigorta fonlarına prim ödemezler. Daha yüksek faiz kazanımı söz konusudur. O ülkelerde kurulmuş bankaların toplamış olduğu mevduatları Türkiye Cumhuriyeti’nin garanti altına alması düşünülemez. Burada vatandaşın bilinçli olması lazım. Vatandaş bankaya gittiği zaman ona soruluyor, “Off-shore’da hesap açarsanız yüzde 20, Türkiye’de açarsanız yüzde 10 faiz vereceğiz” deniliyor. Halk da fazla faizi seçiyor. Off-shore dışında vatandaşlarımızın dikkat etmesi gereken başka konular da var. Örneğin mevduat güvencesinin neyi kapsadığı gibi. Sadece Türkiye’deki yerleşik, gerçek kişilerin açtığı Türk Lirası ve döviz mevduatlarını kapsıyor. Ticari mevduatlar güvence altında değil. Güvence altına alınan mevduatlarda da, ana paranın yanında verilen faiz oranı, mevduat toplamı en yüksek olan 5 bankanın vermiş olduğu faizlerin ortalaması hesaplanarak veriliyor.
Kısaca unutmayalım, yüksek risk yüksek geliri getirir. Off-shore hesaplarında da gelir yüksek ama riskte yüksektir.
Siz siz olun, “Midyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan da olmayın”.
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
haluk bozyel 11 Nisan 2016 16:13

Tufan hocam merhabalar,acaba biraz birikmişim var Off-shore yatırsam tavsiye edermisiniz gerçi milyon dolarlarım euorolarım yok ama "TL"var saygılarımla.

0 0 Cevap Yaz
Haluk Bey

Riski seviyorsanız. Bi mahsuru yok yatırın tabi ama az risk az gelir. Bizim gibi memur kafalılar pek riski sevmeyiz öyle değil mi? Halukcum

0 0
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi