Devlet olmak zor zanaat

Evet devlet olmak çok ayrı, çok zor görevleri yerine getirmeyi gerektiriyor. Bu hafta burada devletin sosyal yönünü ortaya koyacağız. Devletin sosyal yönünü, görevlerini tartışacağız. 
Hep düşünmüşümdür. Sosyallik, sosyal olmak, kişi için bir meziyetken Devlet için ne manaya gelir diye?
Peki Sosyal Devlet ne demektir.
1982 Anayasası'nda da aynen tekrar edilmiştir:
Madde 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Yine Anayasa Mahkemesi bir başka kararında Sosyal Devlet kavramının şöyle anlaşılması gerektiğini belirtir:

Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin, tüm kurumlarıyla Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir. (...) Anayasa’nın Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeler uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir.
Yukarıdaki tanımlara göre isterseniz biraz da günümüzdeki sosyal haklardan, hatta geçen haftalarda kabul edilen bir kaç kararı bu açıdan inceliyelim.
Örneğin torba yasada daha evvel bir köşe yazımda da ayrıntılı olarak yorumladığımız GSS (Genel Sağlık Sigortası) konusunu bir daha sosyal devlet anlayışı içinde yorumlamaya çalışalım. 2016 Torba Yasası işsiz gençlerin en büyük sorunu Genel Sağlık Sigortası'na da kısmi çözüm getiriyor. Yeni kanunla birlikte prim ödememe zorunluluğu için ek 2 sene gelecek. Buna göre lise ve dengi okullardan mezun olanlar 20 yaşını, üniversiteden mezun olan gençler ise 25 yaşını geçmemek şartıyla, iki yıl boyunca zorunlu GSS primi ödemeksizin sağlık hizmeti alabilecekler.
Çok güzel sosyal devlet, görevini yerine getirdi diyebilirsiniz. Ama lise mezunu 20 yaşından sonra, 25 yaşını geçmiş üniversite mezunları bu toplumda sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanacak bu kişilerin iş güvenliği mi var ki bu yaşlardan sonra gelir elde edip, bu primleri ödeyebilsin. Geliri yoksa gelir testi yaptırsın diyor sosyal devlet fakat kişinin değil, ailenin ortalama gelirine bakarak, o genç adamın prim ödeyip ödemeyeceğine karar veriyor. Halbuki; gelir kişiseldir. İşi olmayan kişinin, ailesinin parasının veya gelirinin olması o kişiyi ilgilendirmez. Aslında
İşin aslına gelince; torba yasada seçim zamanı verilen sözlere dayanarak bu kişilerin 20 yaş lise, 25 yaş üniversite mezunlarının borçları siliniyor. Ama bu yaşları geçen kişilerin borçları silinmiyor. Gene sosyal devlet bir ötekileşme yaratarak bu yaşları geçen kişilerin borçlarını silmiyor. Bazı şeyleri anlamak mümkün değil neden 20- 25 yaş, neden 35-40 yaş değil. Neden bu yaş kriterinin koyulduğunu sosyal devlet anlayışında anlamak mümkün değil.  
Devletin ihtiyacı mı var ki bu yaşları geçen gençlerden gelir testine göre alacağı 65tl ile 395 TL arasındaki primlere, eğitimden, sağlıktan, alacağı üç kuruşa mı, İhtiyacı var. Tabi ki yok. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirir. Çünkü hükümet zaten diyor ki paran yoksa ben sana bu hizmeti vereceğim diyor. Eee o zaman bu kadar eziyet niye!!!!
Onun için Devlet olmak zor zanaat diyoruz. Herkesin harcı değildir, Devleti yönetmek diyoruz.
Çözüm ne? Her zaman ki gibi çözüm çok basit;
Bu gençler gelir elde etmeye başladıkları tarih itibariyle, işe başladıkları zaman, zaten sigortalı olacakları için otomatik prim ödemeye başlayacaklardır. İşe giremeyenler, işsizler, geliri olmayanlarda sosyal devlet anlayışı içinde, bu hizmetlerden ömür boyu yararlanmaları gerekir. Kişileri gelir testi vb bürokratik işlemlerle yormanın bir anlamı yoktur.
Bende, şöyle bir anlayış vardır. Uygulanamayan kural, kural değildir. Demek istediğim Genel Sağlık Sigortasında ‘gelir testi’ kuralı bu toplumda uygulanamıyor. Bakın görün gene uygulanamayacak bir müddet sonra gene bu konuda bir af daha çıkarılacak. Borçlar gene siyasilerce, siyasi amaçlar için silinecek.
O zaman başka bir düşünce aklımıza geliyor.
Allah fakiri sevindirmek için önce eşeğini kaybettirip, sonra buldurup sevinmesini sağlarmış. Bu işte de; halkın, siyasilerce önce haksız bir şekilde borçlandırılıp sonra bak borçlarınızı kaldırıyoruz diye sevindirilmesine benziyor. Ne dersiniz?
Gene bizden yorumlaması sizden düşünmesi diyerek yazımı bitiriyorum.