Eskişehir'de EVET'i hafife almayın

Referanduma sayılı gün kaldı.  ‘İş parti meselesi olmasın’ diyenler de dahil olmak üzere ortam öyle bir hale geldi ki, ister istemez bir Genel Seçim atmosferi yaşıyoruz. Hatta bir adım daha ileri gidersek Eskişehir’de bir yerel seçim atmosferi yaşadığımız zamanlar da oluyor.
Ülke genelinde ne çıkacağından çok Eskişehir’de sandıktan ne çıkacağı sorusu daha çok sorulur, sorgulanır hale geldi. Neredeyse “Eskişehir’de HAYIR çıkarsa Türkiye’de EVET çıkmasının bir önemi yok” gibi düşünenler, hissedenler, bu noktaya odaklananlar var.
Bir de Eskişehir’de çıkabilecek EVET oranı ile ilgili düşünmeden sallayan, atan, tutan, rakam belirtenler var. Şehirde “% 63 – 65 bandında HAYIR çıkacak” diyene de, “% 60 Hayır çıkar” kelamını rahatlıkla kullanana rastlamak da mümkün.
Evet, Eskişehir geçmiş referandum ortalamaları ve tabiatı gereğiyle HAYIR oyuna daha yatkın ama makasın bu kadar açık olacağını düşünmek, üstelik böyle düşünüldüğü için biraz da rehavete kapılmak sürpriz sonuçlar doğurabilir. Bence herkes sadece etrafında yaşadığı atmosferden etkilenip iddialı konuşuyor ama biraz EVET cephesini de görüp, ayakları yere basan açıklamalar yapmalı.
Bir tarafta Bakan Avcı, Vekiller Emine Nur Günay ve Harun Karacan boş durmuyor. Diğer tarafta Dündar Ünlü, Volkan Doğan, İbrahim Kaynarca ve hemen hemen kadın, genç tüm teşkilatlar yoğun mesai harcıyor. Diğer tarafta bu çalışmayı sadece 90 bin kişilik ilçelerde değil, şehrin merkezin de de hani CHP İl Başkanı’nın ‘Şehir merkezi çok önemli değil’ dediği noktalarda gerçekleştiriyorlar.
Üstelik AK Parti geçmiş dönemlerdeki gibi teşkilat içi sorunlarla, ‘onu istemezük’, ‘bu olmasın’ diye yolun diğer köşesinden dolanıp, kendi ayağına sıkan fitne fesat durumlardan da sıyrılmış durumda.
Demem o ki, Eskişehir’de EVET’i çok ciddiye almamak, çantada keklik görmek, ‘Yüzde 20 fark atarız’ gibi söylemler HAYIR için çalışan ve bekleyenlere ihanettir, haksızlıktır, mahcup edebilir. Hakikaten ANORMAL olacak
Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal’ın “Eskişehirspor normal şartlarda da, anormal şartlarda da şampiyon olacaktır” dediği günü hepimiz hatırlıyoruz. O an idrak etmekte zorlanmıştık biraz.
Bugünlerde ise bu sözün derinliği ve gerçekliği üzerine kitap yazabilecek kadar birikimliyiz.
Zaten takımın bunca borcu varken, cepte beş kuruş para yokken ayakta kalması, bu transferleri yapması ve hedefin içinde yer alması yeterince anormal ama her hafta daha da yenilerini yaşamak bizi hepten başka bir ruh haline sokuyor.
Cumartesi Bandırma maçında da bu ruh halinin bin bir çeşidini yaşadık. Hürriyet yok, Ramazan yok diye üzülürken Erkan’ın sakatlığı ile ‘eyvah’ dedik maç başı. İmkansızlıktan transfer yapamadığımız için kadro derinliğimiz de yok ve karşımızda ligde kalmak için maça asılacak bir Bandırma ile ciddi bir rüzgar muhalefeti vardı.
Herkes ‘3,4 atarız’ derken not düştüm sosyal medya hesabıma, ‘1- 0 olsun bizim olsun’. Zira zayıf rakiplere karşı bonkör, zor rakiplere destan yazan bir takımız. Atmosfer ve kadroda ciddi sorunlarımız var ve biz Mudanyaspor ile oynasak bile bize karşı bilenen rakipler var. Hal böyle olunca maçı kalp krizi geçirmeden tamamlamak bile anormal olabiliyor.
Zira bir türlü gelmeyen golün stresi, kalemizde yaşanan tehlikeler, 2’ye bir atamadığımız gol ile tavan yapan kalp ağrımız, Semih’in soğukkanlı vuruşu ile birden taban yapınca vücut ‘ne oluyor’ diye bize sormaya başladı. Eminim binlerce taraftar maç sonu uyuşmuş bir halde “harcadıysak cebimizden, yediysek ömrümüzden” diye nutuk atmıştır.
Velhasıl gerçekten anormal bir sezon yaşıyoruz ve gerçekten sezon sonu bu anormal şartlar altında Süper Lig’e çıkacağımıza inancım tam. Halil Başkan’ın öngörüsünden ötürü tebrik ediyorum. Çünkü sezon başındaki o anormal kısmı bugün hepimiz ziyadesiyle yeni yeni anlıyoruz.