Gezgin gözüyle Eskişehir…

Şinasi Kula yazdı

27 Mart 2017 10:22
A
a
Sütiş Eskişehir
Önünden yüzlerce kez gelip geçtiğim bir kitapevidir İnsancıl Sahaf. Kimi zaman yârimin kitap almak üzere uğrak yeri olan, sosyal medya üzerinden de üye olduğu bir kitapçı…
Cuma günü telefonum çaldığında bilmediğim bir numaradan arayan ses sımsıcak merhaba etti. Merhaba ben İnsancıl Sahaf’tan Ahmet cümlesi ile başlayan konuşmamız uzunca sürdü. Birkaç gün sonra okurları ile buluşacak olan “Erkeğin Kahpesi” adlı kitabımın ilk kez kendi kitapevlerinden Eskişehirli okurlara sunulacağının müjdesini veriyordu Ahmet Bey. Gazetemize davet ettim hemen ama “şu an gelmem olanaksız çünkü Zafer Algöz ve Can Yılmaz’ın kitap imza etkinliği var siz buyurun” davetinde bulundu. Güneşli ve güler yüzlü bir günde, güler yüzle karşılanmak yüreğime ziyadesi ile huzur verdi. Şimdiye dek neden yolumuz kesişmedi diye sordum bu aydın Eskişehir çocuğuna. Eşinin işi ve konumu gereği uzun yıllar Bolu-Eskişehir ve Ankara arasında mekik dokuduğunu öğrendim. Önemli iki konuğu okurlarının güzel ilgileri eşliğinde kitaplarını imzalarken biz de Ahmet Beyle Eskişehir’i konuşuyorduk heyecanla. İki Eskişehir çocuğu olarak kesişmeyen yollarımızın nedenlerini irdeliyorduk. Etnik ya da azınlık duygusunu yüreklerimizde büyütmediğimizden, Eskişehir’de bir türlü oluşmayan dayanışma ruhunun(Eskişehirlilik ruhunun) örneklemelerini sıralıyorduk…
Eskişehir’de bir yayınevi yok dediğinde gerçekten çok şaşırmıştım! Sanatla özdeşleşen bu kente bir tek sanat dergisi de yok diye ekledi. Şaşkınlığım katlandığı doğal olarak. Gerçekten de hiç sorgulamadığım ve araştırmadığım bir konuda farkındalık yaratmıştı bende bu kısa sohbetle Ahmet Bey. Kitabımı yayımlayan Dorlion kitapevinin Eskişehir doğumlu olduğunu tesadüfen(sonradan)öğrenmiştim. Ama bu yayınevi de Ankara’da yaşam sürdürmekte çok ilginçtir ki! İlginçliği şu tabii; neden bu kentte barınan-büyüyen ve hizmet eden konumda değil? Bu kentte önder konumundaki insanlar neden böyle bir değeri yaşatmak gibi çaba göstermemişler? Adım başı kurulmuş “sanat” başlıklı dermekler niçin bu konular üzerine en ufak çaba sarf etmemişler? Herkesin birbirinden Allah’ın selamını esirgediği ülkemde, sevgili Cihan Yıldırım sayesinde kitabımı yayımlayacak bir kitapevi(Dorlion) bulabildim. Bu kentte üretmeye meyilli ya da hazır insanlar neden bir yayınevinden yoksunlar? Sanat dergisinden yoksunlar? Sanatın gündemini oluşturacak oluşumlardan yoksunlar? Körler sağırlar muhabbeti içerisinde daha ne kadar oyalayacaklar kendilerini?
Bir de Gezgin Gözüyle Eskişehir adlı kitaptan bahsetti sohbetimiz esnasında. Raflardan indirip bana takdim etti. Kitabın editörü Timur Özkan şöyle demiş: 28 gezgin yazarın ortak eseri olan bu kitap son yıllarda geçirdiği büyük değişim ve gösterdiği gelişme ile herkesin takdirini kazanan ve görenleri hayran bırakan Eskişehir’in, gezilecek görülecek yerlerinden tarihine, mutfağından yerel kültürüne dek çeşitli yazılardan oluşuyor...
Maalesef istenilen(ya da beklenilen) ilgiyi göstermemiş Eskişehirli bu kitaba. Ne yerel yönetimler, ne Eskişehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü bu emeklere alkış tutmamış! Sadece Sayın Yılmaz Büyükerşen 50 adet edinmiş bu kitaptan. Kitabı edindiğinizde göreceksiniz ki, Eskişehir’i çok hoş anlatan bu kitabı üç belediyemiz de güzel bir hediye olarak insanlara takdim edebilirlerdi. Hiç değilse Eskişehir’İ ziyarete gelenlere hediye olarak takdim edebilirlerdi. Gerçekten bazen anlam veremiyorum bu kentteki iletişimsizliğe. İktidarın muhalefet partilerine mensup belediyelere üvey evlat muamelesini yadırgamıyoruz da, belediyelerin kendi aralarında bir sinerji yaratmak gibi anlayışın(niyetin)yeşermemesi de sıkıntılı bir süreç! Bir kez daha söylüyorum; iktidar kanadının her işe engel olduğunu gerekçe göstermenizi anlayışla karşılıyoruz ama kendi aranızdaki iletişimde başarılı sayıyor musunuz kendinizi? İki büyük üniversitesi olan bir kentte (iktidarın tüm engellerine karşılık) musluktan akan suyun içilebilir özellikte olmaması büyük bir eksiklik değil midir mesela? Değer verdiğim tarihçi Prof. Dr. Kemal Yakut’tan öğrendiğim bir konudur; Kurtuluş Müzesinde bu kenti kurtaran komutanın adından bahsedilmiyormuş. Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehirliler bir uçak satın almışlar ve tam bir vatanseverlik örneği sergilemişler. Bu uçağı da orduya katkı sağlasın diye hava kurumuna hediye etmişler. Aynı katkıyı Sivrihisarlı hemşerilerimiz iki uçak alarak yapmış mesela. Demem şudur; Kent Belleği için de eleştirilerimiz birilerinin bir kulağından girip ötekinden çıkıyor adeta! Neden bir kucaklaşma sağlanmıyor bu kentte, başarı sadece bir kişinin hanesine yazılsın gayretleri sürüyor? Oysa bu kentteki tüm değerleri ortak etsek güzellikler üretmeye. Herkesi elini taşın altına koymaya davet etsek çok daha başarılı olunmaz mı? Neden bir harislik, kıskançlık rüzgârı eser durur kentin tepesinde? Eskişehir’de sanat kelimesi ile başlayan sivil toplum kuruluşları! Anladınız siz…
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
“Uyuşturucu paraları Türkiye'ye geliyor”
 
Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da yaptığı konuşmada: Dolar almış başını gidiyor. Frenlemiyorlar, kayıt dışı kara para Türkiye’ye gelmezse dolar uçup gidecek. Dünyada nerede kaçakçıların parası varsa, uyuşturucu parası varsa Türkiye’ye geliyor. Kanun çıkardılar Türkiye’ye geliyor. Ona da net hata ve noksan diyorlar. Bir devlet 10 milyar dolar para gelecek nereden geldiğini bilmeyecek ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu açıklamasını özellikle Diyarbakır'da yaptı! Bu inanılmaz bir itham gerçekten de.
Ve iktidar bu açıklamalar karşısında suskun kalırsa vahamet daha da büyük ölçektedir demek ki!
 
 
OZANCA
 
Buzlar ısındıkça ateş soğuyor
Bütün vebal küle kaldı ne çare
Doğan milyonlarca borçlu doğuyor
Kurtulmamız yıla kaldı ne çare…
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi