Ahmet Ataç 15 02 2024

Halktan Biri

Şinası Kula yazdı

22 Aralık 2015 18:24
A
a
Sütiş Eskişehir
 

Eskişehir Büyükşehir Tiyatrosu’nda sergilenen bir oyunun adıdır. Dostlarım Abdulkadir-Filiz çifti, eşim ve ben Haller Gençlik Merkezi’nin yolunu tuttuk Cuma akşamı. Oyuna zamanında yetişmek adına pürtelâş yürürken; Kanatlı İş Merkezi karşısında ayak bileği burkulan eşimi, ilk yardım için parfümeri dükkânında on dakikaya yakın da dinlendirdik. Dükkânın genç sahibi Eskişehir’in güleç ve aydınlık yüzünü esirgemedi bizlerden sağ olsun. Onun sayesinde moralimizde zerre kadar düşüş yaşanmadan yolumuza devam ettik. Hani milimi milimine de yetiştik oyuna. Sevgili İlkay Altıntaş her zamanki iyimser tavrı ve güleç yüzü ile severek yaptığı ev sahipliği ile gelen misafirlerini karşılıyordu. Telaşımızdan sağımızda solumuzda oturanları fark edemedik. İstikbal Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve köşe yazarı Murat Taşkın’ın merhabası ile onunla omuz omuza oturduğumu anladım, özür diledim Murat kardeşimden tabii…

İki kişilik bir oyun “Halktan Biri”.

ABD Başkanı George Bush’un ikinci döneminde (2005) yaşanan ve dünyanın jandarmalığına soyunmuş bu emperyalist ülkenin ekonomik politikalarına göndermeler yapan bir oyun. Oyunun yazarı Sam Bobrick...

Ülke yönetiminden memnun olmayan ve halktan biri olan Tracy’nin başkana sinkaflı mektuplar yazması, başkanın işe FBI ajanlarını sokması ile gelişen olayların finalinde tahmin ettiklerimiz olur tabii. Başkan, başkanlıkla da yetinmez hatta doymaz, çeşitli entrikalarla krallığını ilan eder işin sonunda. Ve o krallığa emin adımlarla ilerlerken herkesi birer fare olarak görüp, kullanması gereken tüm olanakları da lehine çevirmekte de bir numaradır. Yalanlar, dolanlar, insan satın almalar, fırıldaklıklar kırla gider anlayacağınız. Her defasında, her çıkmaza düşüşünde de devreye derin devletini yani FBI’yi sokmaktan zerre çekinmez! İnsan ister istemez oyunu seyrederken saniyeler içerisinde dualar da edebiliyor içinden. Allah’a şükürler olsun bizim ülkemizde demokrasi var, krallığa özenip entrikalar çeviren alavere dalavere yapıp ortalığı mahveden ve halkını kandıran biri yok diye binlerce kez şükrediyor doğal olarak…

Her an kandırılmaya müsait bir halkın, satın alınan tüm muhalefetin olduğu bir ülkede beklenen son oluyor tabi oyunun finalinde. Faili meçhul iki kurşun sesi ile “halktan biri” son bedelini ödeyerek yaşama vedasını yapıyor.

Oyun bitip sahne ışıkları tamamen yandığında ise iki güçlü oyuncu Özlem Akdoğan ve Zafer Ergül seyirci tarafından dakikalarca alkış yağmuruna tutuluyor. İkisi de bire bir tanıdığım ve ES TV’deki programlarımda konuk aldığım sanatçı kardeşlerim. Hele Özlem Akdoğan ilk göz ağrılarımdandır. Belki kendisi bile unutmuş olabilir ama beş yıl önce başlayan “Kent Ozanı” programımın(Sevgili Kardeşim Hakkı Kuş ile) ikinci hafta konuklarından idi.

Oyunun hakkını fazlası ile veren ve sahnede çok güçlü bulduğum bu iki isim başta olmak üzere; bizleri sanatla mutlandıran, insan olduğumuzun farkına vardıran, yüreğimizi sanatın gücü ile ışıtan-ısıtan tüm güzel insanlara saygı ile sevgi ile…

 

SİZİN SESİNİZ

 

Sizin Eleştirileriniz

18 Aralık 2015 Cuma günkü(Ataç'çı mısın, Kurt'çu mu) başlıklı köşe yazım için duyarlı birçok insanımızın sesi olduğumu hissettiren herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum öncelikle. Aracımın bakımda olması nedeni ile günlerdir köprübaşından iş yerime(yaklaşık dört kilometre) özellikle yürüyerek gelmekteyim. Ve işte tam o gün, yani yazımın yayınlandığı gün onlarca insan(lütfen inanın en az altmış yetmiş kişi)onurlandırdı bu yorgun yüreğimi. El sıkıştığım, gözlerinde sevgi ve güzellik gördüğüm nice insan yüreğime yürek kattılar. Ülkemizin kanadığı, evet resmen kanadığı böylesi karamsar günlerde bireysel çekişmelerden yılmış ve hatta ikrah getirmiş nice insan yazımdan dolayı kutladılar. İş yerime geldiğimde de çalan telefonlarıma ve verdiğim yanıtlarıma, mutluluğuma tanıklık etti mesai arkadaşlarım. Biz Eskişehirliler, Cumhuriyet değerlerinin talan edilmesinden ızdırap duyan ve bu uğurda “bir şeyler yapmak isteyen” insanlar olarak bir kez daha uyarıyoruz bireysel beklentilerini ülke gerçeklerinin üzerinde tutanları. Zaman ayrışmak, parçalanmak küsüp darılmaz zamanı değildir. Zaman, birlik ve beraberlikten yana tavır almamızı gerektirmektedir. Ben sen kavgasından arınıp Biz olmak zamanıdır kısacası. Kentimizi yönetenleri, toplum önderlerimizi ihtiraslarından ivedilikle arınıp ülke gerçeklerinden yana güzel örnekler olmalarını diliyoruz!

İşte saygın okurlarımızın avazları…

Hülya Derebek: Yüreğinize sağlık Sayın Hocam çok güzel yazmışsınız. Sizin içtenliğinize ve tarafsızlığınıza inanıyorum. Dünya para, güç, çıkar üzerine kurulmuş maalesef. Bizler sosyal adaletten yana olduk her zaman, inananın da inanmayanın da kıblesinin para olduğu bir dünyada ne kadar doğruları söylerseniz sizden o kadar rahatsız olurlar.  CHP'ye de iki laf etmeden geçemeyeceğim, yolumuz Atatürk’ün yolu olduğu için bu partiye oy veriyoruz inandığımız için değil. Başka bir yer olmadığı için, mecburiyetten. Kendi çıkarlarınızı değil vatanın, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını savunduğunuz sürece adil olabilirsiniz. Adaletli durabilmek her kötülüğe karşı herkesin harcı değildir. Yazınız için de çok teşekkür ediyorum, bunlar bizim her an içimizden geçenler. Hakkın yanında durmak kolay değildir, dürüst olanlar ve doğruları söyleyenler sevilmezler. Az da olsak sizin ne demek istediğinizi anlıyoruz ve kendimize en azından bu dünyada yalnız değilim dedirtiyorsunuz. Bu bile bu kadar adaletsizliğin olduğu bir dünyada insana güç veriyor. Bu bizler için çok önemli, bu ülke adına neredeyse umutlarımızı kaybettik. Bu vatana sahip çıkın, zenginlerin gidecek yerleri mutlaka vardır. Bizim vatanımızdan başka gidecek yerimiz yok,  olsa da gitmeyiz. Biz bu vatana canını vermiş, kanını akıtmış bunca şehidimize, insanımıza çok şey borçluyuz. Saygılar sevgiler sayın hocam, yürekten selamlar...

Rauf Özel: Yıllardır ailem saydığım CHP çatısı altında Cumhuriyet değerleri ve Atatürk devrimleri doğrultusunda mücadelemi sürdürenlerdenim. Sendikacılık dönemimde de bu emekleri verdim. Ama Atatürk’ün Partisinde şu an olup bitenlerden ötürü yüreğimin bir parçası kırgın biçimde vahametle izlemekteydim olup biteni. Ta ki sizin bu yazınıza kadar! Bir ses, bir karşı çıkış olmalı diyordum kendi kendime. O da sizden geldi Şinasi Hocam, sonsuz teşekkürler yüreğimin sesi olduğunuz için…

Mehmet Kuru: Şinasi bey harika bir yazı, elinize, beyninize, yüreğinize, cesaretinize sağlık. Demek ki böyle gazeteciler varmış, Eskişehir'de?

Mustafa Demircioğlu: Hocam sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Söylenemeyenleri söyleyerek hepimize ders vermeye devam ediyorsunuz. İnşallah okuması gerekenlere de ulaşır…

Nebil Köken: Size kimin ya da kimlerin sansür getirdiğini bilmiyorum. Büyük ayıp etmişler. Sizin gibi doğruları sürekli gündeme getiren bir Halk Sanatçısı’na bunu yapanları kınıyorum.

Güçlü bir muhalefet olmadan bizi yönetenlerin neler yapabileceklerini bizzat yaşayarak gördüğümüz ülkemizde,

Muhalefet olmalarına rağmen bir yerlerde yönetici olanlarında, maalesef iktidardan pek farkı yok. Bitaraf olanlar bertaraf ediliyor malum. Benim anlayamadığım Sosyal Demokrat kimlikleriyle Katılımcı Demokrasiyi savunanların da aynen iktidar gibi en ufak bir bırakın muhalefet etmeyi, eleştiriye bile tahammülleri yok…

Gürcan Ay: Bravo diyeceğim Şinasi Kula. Dağ dağa küsmüş milletin haberi yok, o dağları (Tepebaşı + Odunpazarı ve Büyükşehir Belediyelerini ) kaybedersek; bu halka hiçbir şeyi anlatamazsınız…

Ali Ihsan Akyol: Yüreğinize sağlık Şinasi hocam. Yılmaz hocamız tarafsız gözle bu ise el koymak zorundadır. Belediye başkanlarının asli görevleri şehrin sorunları için çalışıp projeler üretmektir. Parti içi yarışla fazlası ile ilgilenmeleri kendilerine de, partiye de zarar verir. Aksi takdirde 2019 da zorlanırlar ve üç belediyeyi de kaybederler. Unutmayalım, iyi belediyecilik ve iyi hizmet yarışında dayanımsa ve çalımsalar iyi olmazsa seçmen de, partilide üç belediyeyi cezalandırır.

Ataç ve Kurt bunları görebilecek tecrübede olan insanlardır. Yanlarındaki yanlış taktik verenlere dikkat etmelidirler. Aklın ve bilimin yolundan ayrılmayacaklarını düşünüyorum. Çünkü 1994 de İstanbul ve Ankara yapılan hatalar sonucu, hala bu çok önemli iki metropol kentimiz AKP’li belediyelerden. Selamlar...

OZANCA

Hasanın böreği yağma diyorlar

Koşun koşun geç kalana kalmadı

Yetişenler tıka basa yiyorlar

Koşun koşun geç kalana kalmadı

                     Milletin malına deniz diyorlar

                     Haramdır diyene keriz diyorlar

                     Yiyene aferin semiz diyorlar

                     Koşun koşun geç kalana kalmadı

Fikret der bu gidiş neye dalalet

Gerçeğin önüne çekiliyor set

Vatandaşa milim milim adalet

Koşun koşun geç kalana kalmadı… Fikret DİKMEN

Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi