İyi uykular

Baro’da seçim yapıldı. 2010’dan beri başkanlık yapan Rıza Öztekin, tek adaydı. Yeniden seçildi ve dördüncü dönemine başladı.
Öztekin’in karşısına aday çıkmadı.
Dün de yazmaya çalıştım. Önceki yıllarda Baro seçimleri çekişmelere sahne olurdu. Öztekin’in karşısına neden aday çıkmadı, çıkamadı?
Öztekin sol görüşlü… Sosyal demokrattan daha ziyade ulusalcı kanada yakın bir isim. Zaman zaman ‘milliyetçi’ çizgiye de kayıyor. Bir ara ‘Ergenekoncu’ bile dendi…
Kamuoyunda siyasi görüşü hakkında ‘tam bir’ mutabakat yok. O yüzden rivayetler çok çeşitli ve çelişkili…
Avukat bir arkadaşım Öztekin için “Eskişehir’in Ümit Kocasakal’ı” benzetmesini yaptı. Sanırım en doğru tanım bu.
Şimdi ‘böyle bir kişi’ altı yıldır Baro Başkanlığı yapıyor. Yanlış anlaşılmasın, elbette yapabilir.  Avukatlar seçtiğine göre kimsenin itirazı olamaz. Benim değinmek istediğim nokta başka.
Başta iktidar partisi olmak üzere sağ, muhafazakâr ya da mütedeyyin kesim neden aday çıkarmadı? Baro gibi önemli bir kurumu neden ‘ulusalcılara’ terk ettiler?
Neden bu konuda hiç çaba harcamadılar?
Baro kadar ‘önemli’ olmayan kurumları ‘ele geçirmek’ için harekete geçenler, gece gündüz mesai yapanlar neden kulağının üstüne yattı?
Bu durumu anlamak için bazı görüşmeler yaptım. Çoğunluğu avukatlardan oluşan kişilerle görüştüm. Öne çıkan bazı hususlar oldu.
İlki ve en önemlisi; önceki seçimde bölünen muhafazakârların bir araya gelememesi. O cephede dağınıklık, küslük devam ediyor. Mesele, Mürüvvet Beyaz ve Yusuf Yıldırım çekişmesine dayanıyor. 2010’daki seçimde Mürüvvet Hanım adaylığı ‘kesinleştikten’ sonra mevcut başkan Yıldırım da ‘adayım’ dedi.
Sağ oylar bölündü, Rıza Öztekin başkan seçildi.
İşte o dağınıklık bir daha toparlanamadı. Yeri gelmişken Mürüvvet Hanım’a yapılanın ‘haksızlık’ olduğunu bir kez daha söylemem gerekir.
O gün bugündür ‘muhafazakârlar’ Baro seçimleriyle ilgilenmiyor!
Öztekin’in karşısına aday çıkmamasının başka nedenleri de var. Öztekin’in iyi çalıştığını, avukatlar arasında genel kabul gördüğünü, bu nedenle ‘devirmenin’ zor olduğunu ifade edenler de oldu.
Öte yandan Öztekin’in asli işlerinin dışında meşgul olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. KHK’lar, mağdurlar, görevden alınan hâkim ve savcıların durumu, felç olan adalet, hukukun üstünlüğü gibi konularda yeteri kadar ses çıkarmadığını ifade edenler de var.
Öztekin’e makamını siyasi geleceği için ‘kullandığı’ yönünde de çok eleştiri yapılıyor. Bu açıdan bakıldığında öyle dikensiz gül bahçesi yok. Karşısında ciddi bir muhalefet bloğu var.
Ama ne hikmetse bunları derleyip toparlayacak kimse yok. İktidar partisine mensup avukatlar başta olmak üzere herkes ‘amannnn boşver’ modunda. İşte bu boşvermişlikler Eskişehir’i bu noktaya getirdi!
Eczacı Odası’na aday yok, Muhasebeciler’e aday çıkaramıyor, Baro’da havlu atmış durumda… Yerel seçimlerdeki aday sıkıntısını anlatmaya zaten gerek yok. Seçim kapıya dayanınca aday aramaya başlarlar.
Ülkücülerden oy alacak bir aday, sosyal demokratlara sempatik gelecek bir isim falan… Sonra iş Orhan Soydaş’a kadar gidiyor… Neyse Baro’ya tekrar dönelim.
Ya da dönmeyelim. Yazıyı burada bitirelim. Rıza Öztekin’e ‘hayırlı olsun’ diyelim, başarılar dileyelim. Birilerine de ‘iyi uykular’ diyelim mi?