Ahmet Ataç 15 02 2024

Kim demiş?

2 Aralık 2016 09:21
A
a
Sütiş Eskişehir
On iki tane gencecik can çatır çatır yandı gecenin bir yarısında!
Yurt adı altında ya da Kuran Kursu Yurdu adı altında ülkeye acı veren ilk olay da değildi bu üstelik. Sayısını unuttuğumuz kadar çok yaşandı şu son on yılda öyle değil mi? Bir gurup kadirbilmez hep birlikte, aynı anda horozlanmaya başladı sosyal medyadan durup dururkene! Neymiş efendim böyle bir vahim olay karşısında iktidar sessizliği tercih ediyormuş, görmezden duymazdan geliyormuş. İyi de daha ne yapsın peki? Haberin duyulduğu an itibarı ile AKUT Başkanı Nasuh Mahruki anında istifa etmedi mi? Kim demiş iktidar olay karşısında suskun diye, daha ne yapılsın?
Çıkardınız bir yandaş medya-candaş medya, medyayı dahi kafanıza göre ayrıştırdınız sosyal medyacılar! Sizi gidi gulu gulu dansçıları, sizi gidi sosyal medya üzerinden bilgiçlik yapan faizciler, rantiyeciler sizi. Kadayıfın altının kızarıp kızarmadığına bakmadan ahkâm kesenler sizi. Sizi gidi batı taklitçileri, sizi gidi alafrangacılar siziii!
Medya ne yapsın kardeşim, medya daha ne yapsın bu halk için?
Adamlar her türlü kişisel çıkarlardan arınıp halkı aydınlatmak adına, bir nebze olsun mutlandırmak adına gecesini gündüzüne katmış elinden geleni fazlasıyla yapmıyor mu?
Alın işte, ben de dün tek tek gezdim bu güzide televizyon kanallarını. Hem de en yaygın olanlarını ha, sanmayın yerelleri izledim!
Birinci kanalda yasal arabulucular (!), erkeklerle kadınları karşılıklı şeyttiriyordu. Kim kimi beğeniyor, kiminki kime şeydiyorsa (duygusal etkileşim oluyorsa yani); aralarında bikini büyüklüğünde bir bölme konularak oturtuyor koklaştırıyordu. Adnan Hoca’nın programındaki (yağlı saçlı) fırdöndü erkek tiplemelerle, Anadolu’nun bağrından kopup gelen ve kendini çok iyi ifade eden, kültür seviyesi tavan yapmış kadınları buluşturuyorlardı. Bıyıkları Hüseyin Baradan’a, küpesi Tarkan’a, saç şekli arkama benzeyen insan görünümlü İzzet ile türbanlı bacımız Mualla aşklarına engel olan babalarına karşı savaşıyordu canlı yayında. Baba Fikret tam bu aşka engel olacaktı ki özenle seçilmiş orkestra anında damar bir şarkıya girmez mi aga? Baba Fikret’in ağlamaktan suratı Angus işkembesine döndü yeminlen! Ağla ha ağla; ağla ha ağla! Birbirinden kaliteli, içlerinin güzelliği yüzüne vurmuş birçok stüdyo seyircisi başta olmak üzere türbanlı bacımız Mualla da gözyaşlarına gark olmasınlar mı? Neyse ki yönetmenin final işareti ile İzzet oğlumuz pempe ruju ile rimelleri birbirine karışan türbanlı bacımızı kaptığı gibi stüdyo dışına çıkardı. Bu kez stüdyodaki herkeş başta olmak üzere tüm Türkiye mutluluktan ağlamaya başladı…
İkinci kanaldaki katılımcılardan olan laik demokrat çağdaş batılı bilgili ve tabir caiz ise Babun kıçı gibi yarı çıplak kızımızla, keman yayı misali kaşlı, ciğer dudaklı bir başka türbanlı kızımız. Yani güzel Türkiye’mizin tam bir mozaiği görüntüler! Amanınnnn o da ne!
Caner de var aralarında kardeş! Bana şimdi içinizden biri Caner de kim demesin ha! Hani şu gelinli kaynanalı, izdivaç programlarının buharı üzerinde olanlarını anımsayın haydin. Ahan da o, kafasında su bardağını kıran baygın bakışlı Caner yok mu anam? İşte o…
O da süzüm süzüm süzülüyo yarışmacılar arasında. Tanrım o da ne
(oh my God); orkestra yine bir damar parçaya girdiğinde Caner’e tüm kameralar zoom yapıyor. O güzelim kurbağa yeşili börtlek gözleri ekranların göbeğinde! Kameralar kendisine zoom yaparken ağlayan Caner’im, kameralar başka yere çevrildiğinde, anında sağındaki darbukacıya göz atıyor gülerek…
Yetmez mi bu örnekler gadasını aldıklarım? Medya daha ne yapsın bu millet için? En zor günlerde saçını süpürge etmiş milletine bir yudum mutluluğu tattırmaktan öte bir ereği küreği olmayan bu medya daha ne yapsın?
Bir başka kanala geçtiğimde ne göreyim!
AB’den sorumlu bakan; sağ elimizin işaret parmağımızla “bak yanına gelirsem hımmmm” dediğimiz AB ile müzakereler sürdürüyor.
Bu kadarla sınırlı değil fedakârlık örnekleri. İki Bakan olayın olduğu yere bakmaya gitmiş bakıyor. Kameralar karşısında ağlamak için elinden geleni yapan ama bir tek gözyaşı bile akıtamayan bakan tüm dirayeti ile olaya sebep olan yöneticileri kınıyor. Kim demiş bu millet kimsenin umurunda değil diye!
Sosyal demokrat kardeşlerimiz de en az iktidar cephesi kadar âlicenap.
Günün önemine binaen, on iki canımızın yandığı böylesi bir günden ötürü programlarını bile bozuyorlar kurban olduklarım. Her hafta genel başkanlarının huzuruna Eskişehirlileri çıkarak Atatürk Devrimlerine-Cumhuriyet ideolojisine çok büyük hizmetlerde bulunan yerel yöneticiler ve onların yanlarında her daim görmekten haz duyduğumuz ve “işte bu Cumhuriyeti kimse yıkamaz kardeşim”     nidaları eşliğinde feyiz aldığımız güleç milletvekilimiz…
Hacım laf çok uzayınca sonunu nasıl bağlayacağımı bilemedim!
Evet; her hafta Eskişehirlileri otobüslerle meclise taşıyarak bu kent insanının %95’inin cehepe’li olmasına, yedi göbek öteden sağ tandanslı arkadaşımızın dahi altmışından sonra cehepe’li olmasına vesile olanlar da bu günün önemine binaen meclise gitmediler. Fedakârlık ettiler bir nevi! Kim demiş muhalefet kendi havasında diye kardeşim, kim demiş?
Kim demiş Şinasi sen adam olursun diye?
Dokuzuncu köyden kovulup onuncu köye kurulan Bekir Coşkun gibi bir köy bulabilirsin diye. İsa’ya da, Musa’ya da yaranmak gibi hiçbir kaygısı-planı olmayan; “na to kefari,na to mermari” (işte kafa-işte mermer) yani taş kafan yüzünden bir altmış yıl daha yaşasan ancak akıllanacağını kim demiş? Seni ben yedisinde de tanırdım süt oğlan sen değişmezsin. Değişeceğini kim söylemiş?
 
 
OZANCA
 
Ulan Rıza, ne hayallerimiz vardı oysa
Ne acayip şeyler yapacaktık
Totoyu bulunca dükkân açacak
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
                Talih yüzümüze gülecekti be
                 Karıyı boşayıp sıfır Mercedes alacaktık
                 Hafta sonu iki yavru kapıp
                 Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!
Ah ulan Rıza, bu mahallenin
Nesini beğenmedin de öte yere taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
Benim en kral arkadaşımdın!
                Ah ulan Rıza, ben şimdi
                Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
                Senden ayrılacağımı sanma,
                Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!  Yusuf Hayaloğlu
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi