Nefes

Üç yıl öncesiydi…
Gezi Parkı eylemleri başlamıştı.
2Eylül’ün Yazıişleri Müdürü’yüm.
Eskişehir, protestoların en yoğun ve en uzun yaşandığı yerlerden biriydi.
Gazetemizin sahibi Sürmeli Ailesi’nin hassasiyeti, çalışan arkadaşlarımın çoğunun eylemlere destek vermesi gibi nedenlerden dolayı Gezi’ye ve ilgili haberlere ‘pozitif’ yaklaştık!
Yayın politikamız büyük çoğunlukla ‘eylemcilerden yana’ oldu.
Yakıp yıkmalarına, caddeleri günlerce kapatmalarına, sokakları ‘işgal’ etmelerine büyük ölçüde göz yumduk!
Sokağa çıkan insanlar “Nefes alamıyoruz, Erdoğan bizi boğuyor, kendimizi ifade edemiyoruz, fikirlerimiz aşağılanıyor” diyorlardı.
İlk üç gün dediklerinde haklılık payı olduğunu ifade ettim. Yazılarım ortada…
Sonra…
Sonrası malum…
Halk, beceriksiz muhalefete el koyup kendi işini kendi yapmaya kalkınca ‘kaos’ doğdu!
Böylece günler geçti…
Esnaftan, vatandaştan, AK Partili, Saadet Partili ve MHP’lilerden gelen tepkileri ‘hakkıyla’ gazeteye yansıtamadık.
Yaklaşık üç hafta…
Bir taksici abim sabahın köründe arayıp “çadırlara müdahale olacak’ dedi. Espark önüne gittim. Gördüklerimi gazetenin internet sitesine yazdım.
İsteyene o yazımı yollayabilirim.
Hakaret yok, küfür yok, tehdit yok, aşağılama yok…
Ne oldu biliyor musunuz?
“Nefes alamıyoruz” diye sokağa çıkan insanlardan bazıları (hepsini kast etmiyorum) gazetemizi yaktı. Evet, bildiğiniz yaktılar gazeteyi…
Hadi beni geçtim!
Kendilerine günlerce destek olan arkadaşlarımın yazı, yorum ve haberlerinin olduğu gazeteyi ateşe verdiler!
Fikirleri tutuşturdular!
Düşünceye kibrit çaktılar!
İfade özgürlüğünü küle çevirdiler!
Yazımı üç saat sonra internet sitesinden kaldırmak zorunda kaldım. Gazeteye ise hiç koyamadım!
‘Nereden çıktı şimdi bu?’ diyenler olabilir.
Eskişehirspor Teknik Direktörü Alpay Özalan referandumda ‘evet’ diyeceğini açıkladı. Hoca’ya tepki gösterenler eleştiri sınırlarının çok ötesine geçti. Hoca’yı yerden yere vuranlar kim?
Kim olacak “Referandumdan ‘evet’ çıkarsa konuşamaz hale geliriz, boğuluruz, nefes alamayız” diyenler…
‘Evet’i ya da ‘hayır’ı değil, insanların ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyebilme hakkını, özgürlüğünü savunuyorum.