Nereden nereye

AK Parti’de neredeyse kurulduğu andan itibaren ‘çekişme’ eksik olmadı.
Koskoca iktidar partisi… Bir noktaya kadar ‘çekişme’ kabul edilebilir ama Eskişehir’de üzüntüyle şahit olduklarımız kabul edilebilir seviyenin çok ama çok üstünde şeylerdi.
İl Başkanı merkez ilçe başkanıyla…
Bir milletvekili diğer milletvekiliyle…
Yeni ilçe başkanı eski ilçe başkanıyla…
Herkes birbiriyle büyük, gereksiz ve acımasız bir kavganın içindeydi.
Partinin üst düzey isimleri işi, gücü, partiyi, projeyi, hizmeti, CHP’yi, MHP’yi bırakıp birbiriyle mücadele etti.
Kafası bozulan atlayıp Ankara’ya giderdi.
Şikayet üstüne şikayet…
Ankara bıktı, Ankara usandı, Ankara ‘İllallah’ dedi ama ‘bizimkiler’ bıkmadı, usanmadı, yorulmadı. 
Dosyalar, belgeler havada uçuşurdu…
Hele seçim ya da atama olacağı zaman aman Allah’ım!
Elbette sadece ‘kavgaya’ taraf olan isimler değil parti hatta Eskişehir zarar gördü.
Bu durum yıllarca sürdü.
Gelenin kavgası gideni arattı.
Teşkilat ‘huzurlu bir gün geçirmedi’ desek yeridir.
Gelinen nokta ortada…
2003’te dördüncü vekili kıl payı kaçıran AK Parti, 7 Haziran’da iki vekil çıkardı. 1 Kasım’daki ‘özel şartlar’ ve ‘Harun Karacan’ olmasa belki yine iki vekilde kalabilirdi.
Yerele nasıl yansıdı bu yıllar süren anlamsız çekişme?
Büyükşehir alınamadığı gibi eldeki Odunpazarı ve Tepebaşı da gitti.
Birlik ve beraberlik adına herkes umudunu kesmişti, böyle gelmiş böyle gider deniyordu. Hatta ‘daha beter olacak’ diyenler vardı.
Dündar Ünlü’nün göreve gelmesiyle işler biraz yoluna girmeye başladı. Herkes yerini, görevini, haddini bilmeye başladı. Ünlü’nün ‘tarafsız, bağımsız ve dik duruşu’ partiyi rahatlattı. Kurumsal kimlik denen olgu ilk kez ortaya çıktı.
Bakan Nabi Avcı da elindeki güce rağmen teşkilatın dokusunu bozacak müdahaleler yapmadı. Kararlarıyla vicdanları kanatmadı.
ES TV’de Harun Karacan’ı ağırladık.
Karacan, partideki uyumun formülünü, sırrını verdi! İktidar partisinde 15 yılın ardından belki de ilk kez oluşan ‘takım ruhunun’ nasıl oluştuğunu anlattı.
Karacan, Tepebaşı İlçe Başkanı atanacağı zaman müdahil olmadığını söyledi. Kendisine ‘ilçe başkanı kim olsun’ diye soranlara ‘İl başkanı kimi istiyorsa o olsun’ demiş. İlçe Başkanı olan İbrahim Yılmaz Kaynarca da Karacan’a gidip ‘yönetim için isim öneriniz var mı’ diye sormuş.
Karacan, ona da ‘sen kimle çalışmak istiyorsan yaz’ demiş.
Karacan ‘olması gereken bu’ diyor ama geçmişte yaşananlara bakınca bunlar ‘mucize’ kabilinden şeyler…
Mahalle başkanlığı için ya da yönetime ‘adam sokmak’ için birbirine girilen dönemden…
Koskoca ilçe başkanlığı için ‘il başkanına sorun’ dönemine...
Nereden nereye…