Uzun yıllardır, ekonomistler ve yorumcular ‘Özel sektör mü? Kamu sektörü mü?’ sorusunu; geçmişte sorgulamış, şimdi sorguluyor, gelecekte de sorgulayacak. ‘Peki bu sorunun güncelliği nerede?’ diyebilirsiniz. Hemen açıklayalım:
Biliyorsunuz, BES uygulaması, yani Bireysel Emeklilik Sistemi’nde uygulama 01.01.2017 tarihi itibariyle, zorunlu olarak iş yerleri, çalışanlarının sayısına bağlı ve kademeli olarak geçilecek olması, bizi bu konuda biraz düşündürmeye, biraz da kendimizce bu konuyu yorumlamaya itti.
İsterseniz BES uygulaması hakkında kısaca bilgi verelim. 45 yaşın altındaki çalışanlar zorunlu ve otomatik olarak işverenler tarafından maaşlarının yüzde 3’ü kadarını BES’e aktaracak. Bu kesintinin yüzde 25’ini de devlet, devlet katkısı olarak her ay verecek. Bunun dışında da bir defaya mahsus 1000 TL de devlet tarafından gene verilecek. Girişte devlet bu özel sigortayı özendirmek için elinden geleni yapmış gibi gözüküyor. Eğer çalışan BES’ten çıkmak isterse o zaman devlet katkıları yani kesintinin %25’i kadarki katkı payı ve 1000 TL’lik devlet katkısı verilmeyecek. Çalışan da 2 aydan evvel bu sistemden çıkamayacak.
Tasarruf yapamayanlar için devlet katkı payları ile avantajlı gözükmesine rağmen, Çalışan katkı payı, prime esas kazancın minimum %3'üne karşılık gelen tutar olacağı için bu tutarın ileride tatmin edici bir tutara ulaşması pek mümkün gözükmemektedir. Bunun için kesinlikle daha yüksek olması gerekir. Bu primi yükseltmek çalışanların keyfine bırakıldığı için çalışanların, bu geçim sıkıntısı içinde bu oranı arttıracağı şüphelidir. Burada biriken paralar artı katkı payları ve kar payları da çalışan; 55 yaşına gelince ya toplu olarak ya da belli bir yıl sınır içinde peyderpey sigorta şirketleri tarafından ödenecektir. Tabi bu arada biriken paralar sigorta şirketleri tarafından çok iyi değerlendirilirse. Peki eğer bu paralar iyi değerlendirilmezse ne olacak; bu da soru işareti, esasında belli. Bir bardak su içilecek desek yerinde olur.
Bu kısa BES hakkındaki bilgilerden sonra isterseniz, biz gene bir başka bakış açısıyla bir daha yorumlayalım. Bir ülkede kamunun mu daha sosyal, yoksa özel sektörün mü daha sosyal olduğunu bir tartışalım. Özel sektör için amaç kâr olduğuna göre, özel sektörün sosyal yanı kamuya göre çok daha düşüktür. Peki öyleyse kamu niçin özel sigortaya yönlendiriyor? Kamu olarak bu sistemi niçin kendi içinde daha ucuza gerçekleştirmiyor? Devlet DASK örneğinde olduğu gibi Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile zorunlu deprem sigortalarını, ayrı bir KİT gibi bir kuruluş oluşturarak uygulamaya koydu. Bu BES uygulamasını da aynı yöntemle yapabilirdi. Ama burada tercihini özel sigortalardan yana kullandı. Bir gerekçesi de eski kötü uygulamalar olabilir diye düşünüyorum. Örneğin; Çalışanların maaşlarından, konut edindirme için yapılan kesintiler, gene maaşlardan kesilen zorunlu tasarruf kesintilerinin uygulamalarını bir hatırlayalım.
Bir başka yorum da, bizi en çok düşündürmeye yönlendirecek bakış açısı. Bizim devletimiz; vatandaşlarına, çalışanlarımıza 65 yaşında emeklilik hakkını verirken, özel sektör içinde faaliyet gösteren özel sigorta şirketleri BES ile 55 yaşında emeklilik hakkını tanıyor. İşte bu durumu düşünmek gerekir. Tabii yorum sizlerin. Kamunun mu sosyal yanı daha ağır? Yoksa özel sektörün mü? Kararı size bırakıyorum.