TFF ve orta oyunu…

Osman Cemoğlu yazdı

15 Mart 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Sözlükler orta oyununu kısaca, açık alanda halkın ortasında oynanan müzikli ve danslı Türk halk tiyatro oyunudur” diye tanımlıyor...
Ya da başka bir ifadeyle çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur” şeklinde yazıyor...
Bu oyunda her türlü insan karakterini canlandıran çeşitli tiplemeler olmakla birlikte oyunun başkarakterleri de  “Kavuklu ve Pişekâr…”
Ve günümüzde oynanan bütün oyunların en başında ise futbol geliyor. Futbolumuzun içinde de onlarca “Kavuklu ve Pişekâr” var…
*   *   *
Futbol ülkemizde de en çok sevilen olduğu kadar en çokta eleştirilen bir oyundur. Çünkü büyük paraların döndüğü, en büyük ekonomiye sahip çağımızın bir anlamda orta oyunudur…
Futbolumuzun patronu bilindiği gibi Türkiye Futbol Federasyonu’dur.  TFF’nin en önemli organları ise Yönetim Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu PFDK ve Merkez Hakem Kurulu MHK’ dır…
1923 Yılında “Yusuf Ziya Öniş”in Başkanlığında kurulan TFF’de bu güne kadar 41 futbol adamı başkanlık yaptı.  Bunların içinde 1963 yılından itibaren tanıdığım ve hizmetlerini takip ettiğim, Eskişehirspor’un 2. Lig’e alınmasında da büyük katkısı olan “Orhan Şeref Apak” 11 yıl süre ile en uzun ve bence en başarılı olanıdır…
 2000 yılında Galatasaray’ın kazandığı UEFA Şampiyonluğu ve Süper Kupa ile 2002 Yılında Milli Takımımızın Dünya 3’üncüsü olduğu futbolumuzun altın yılları  “Haluk Ulusoy” dönemine rastlasa da “Orhan Şeref Apak”ın futbolu bütün Anadolu’ya yaymak için gösterdiği çaba asla unutulmaz.
*   *   *
Gelelim son başkana. Beşiktaş’ı büyük bir borç bataklığına sürükleyerek, sanki “Başarısızlık Nobel”i ile ödüllendirilen “Yıldırım Demirören”  27 Şubat 2012 tarihinden bu yana bence en başarısız “TFF Başkanı” olarak kayıtlara geçecek…  
Yazımızın başlığını “TFF ve orta oyunu” olarak koyarken, amacımız ülkemizde oynanan futbolun adalet duygusundan giderek uzaklaşarak kaos ortamına sürüklendiğini ve neredeyse orta oyununa döndüğünü vurgulamaktı…
Adalet sözcüğü bu federasyon ve bu hakemler için ne ifade eder bilemem ama öylesine önemli bir kavramdır ki; hayatın her alanında, her kurumun, her kuruluşun, her bireyin teminatıdır…
Hangi sektörde olursanız olun,  şayet adaleti eşit dağıtamıyorsanız orada huzur olmaz. Şiddet ve anarşi eksik olmaz…
*   *   *
Özlük haklarında büyük iyileştirilmeler yapılmasına rağmen, hakemlerin her hafta maçların önüne geçmesi, çaldığı ve çalmadığı hatalı düdüklerle futbol anarşisini tetiklemesi, futbol yerine sürekli onların konuşulması insanları giderek futboldan soğutuyor…
Hakemlerin berbat yönetimi, eyyamın dibine dibine vurmaları “TFF”yi başarısız kılan nedenlerin başında geliyor. Çünkü saha içinde dağıtılan adalet ne yazık ki o düdüklerle sağlanıyor…
 Hafta geçmiyor ki hakem dramlarına bir yenisi eklenmesin.  İşte bu haftanın kahramanları da  “Barış Şimşek” ve Fenerbahçe-Kayserispor maçını yöneten “Fırat Aydınus” oldu…
Diğerleri pek farklı mı? . Başta uluslararası gururumuz “Cüneyt Çakır (!)” olmak üzere “Alper Ulusoy’u, Deniz Ateş Bitnel’i, Hüseyin Göçek’i, Bülent Yıldırım’ı” ve daha birçoğu her hafta Yeşilçam’ın pardon! Yeşil sahaların baş aktörü olmuyor mu?
*   *   *
Yazık değil mi verilen emeklere…
Dar bütçelerle yapılan transferlere, harcanan paraya…
 Onca çabaya, dökülen tere?
Yazık değil mi?
Bütün bunlar adına ister hata deyin, ister acemilik, isterse eyyam…
Bir düdük tüm çabalarınızı, emeklerinizi ve ideallerinizi bir anda çalabiliyor…
Demem o ki; bu kadar başarısız olup,  bu kadar tepkileri üzerine çekip hâlâ o koltuklarda huzur içinde oturabilmenin sırrı nedir acaba?
İstifa denen onur hamlesi acaba bu ülkenin sözlüklerinden ne zaman kaldırıldı?
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
Faruk sayıner 15 Mart 2016 00:07

Kalemine sağlık abi çok güzel yorumlamışsın ah o koltuklar

0 2 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi