Tramvayda osurmak!

Şinasi Kula yazdı

21 Şubat 2017 09:30
A
a
Sütiş Eskişehir
‘Dikili ağacım yok’ diye söze başlanır ya!
2004 model aracımın dışında dikili ağacım yok ebem ölsün.
El kiri olarak değerlendirdiğim o yeşil paracıklar ne beni sevdi, ne de ben onları! Allah kitap adını bolca zikredip o yüce Tanrı’dan daha çok yeşil dolarlara tapanlara bolca tanık olduğumuz böylesi bir dönemde de duygu ve düşüncelerim aynıdır. Para el kiridir, insana insanlığını unutturan en tehlikeli araçtır…
İşte o 2004 model aracım kimi zaman tekler bencileyin. Aracı çalışır hale getirmek, aksamları arasında sıkışan o parayı çıkartmak üzere servise götürürsünüz ya! İşte mecburi tramvay günlerimdir öylesi günler. Oldukça uzak olan servise gidip gelirken de mecburen binerim tramvaya. Altın gününe giden muhterem hanımefendiler, börek ve kısır gününden dönen kadınlarımız, 65 yaş hakkını kullanmak üzere nereye gittiğini (istikameti) önemsemeksizin tramvaya doluşan emmilerimiz-yengelerimiz hoş anıların birikmesine vesile olurlar sağ olsunlar!
Günden dönenlerin en yüksek volümden günde yaşananları canlı nakletmelerinden, yarım saat öncesi pastasını böreğini yediği gün arkadaşının arkasından iğnelemelerinden (dedikodu demiyorum), diğer vagondakilerin dahi rahatça duyacağı biçimde cep telefonu konuşması ile özellerini ulu orta anlatan ilgi manyaklarının konuşmalarına tanıklık ederim. Ama geçenlerde yaşadığım anı ömrümün en güzide anılarından bir tanesi olarak unutulmazlar arasında yerini aldı bile…
Cam kenarında olanlar için bu tür tehlikelerin daha az yaşandığı bir olaydı bu. Tramvayın ilk kalkış noktalarından bindiğim için oturacak yer bulmuştum hasbelkader kenarda köşede. Üç dört durak sonrası alışageldiğimiz biçimde istif halinde insan yığınına dönmeye başlamıştı görüntü. Koridora yakın olduğumdan ne kadar yanımdakine doğru sokulsam da doğal olarak sürtünenler, dokunmalar oluyor. O kalabalığa bakmak yerine cama doğru yüzünüzü çevirip dışarıyı izlemeye çabalıyorsun tabii. Birdenbire radyoaktif sızıntı olduğunu hissettim zor soluk aldığımız kalabalık içerisinde. Öyle bir sızıntı ki Hiroşima masum kalır, Çernobil’in adı bile anılmaz türden bir sızıntıydı bu. İster istemez başımı sağıma (koridora) doğru aniden döndürdüğümde, zayıfça ve kısa boylu bir adamın kaba etlerinin odak noktasına gömülüverdi burnum. Şeyi bana dönük olduğu için doğal olarak kaba etleriyle göz göze gelmiştik. Boğulacak gibiydim ama kendimi yanımdakinin kucağına atmaktan gayrı hiçbir kurtuluş yolum yoktu. Ölümlerden ölüm beğen yani! Yanımdaki de zaten bu müthiş sızıntıdan anında etkilenmiş, adeta bir ölü balık gibi boş gözlerle sağa sola bakmaktaydı. Bulunduğum alanda on saniye içerisinde müthiş bir hareketlilik baş gösterdi. Giderek çoğalan uğultu içerisinde aykırı solo sesleri duyuyordum.
-Ne lan bu!
-Abi dört tabak fasulye yesen bu işi başaramazsın yahu nasıl bir kudret bu!
-Hacım yapan kesin memurdur, açlıktan bağırsakları kurumuş bunun!
-Evladım batmana söyleyin biriniz (vatmanın Eskişehirlicesi) şu havalandırmayı açsın vallahi ecelsiz gideceğiz bu koku yüzünden.
İtişmeler, kakışmalar, duracak ilk durakta kendisini ‘yandım Allah’ diye dışarı atacaklar kapıya doğru kümelendiler birden bire. Dedikleri gibi gerçekten memura benzeyen tıknaz adam da kaba etleri hala bana çok yakın ve hiçbir şey olmamışçasına rahat biçimde etrafı seyrediyor…
Çok mitinglere gittim, nice toplumsal kaoslara tanıklık ettim ama bizimki bir başkaydı. Hani yanınızda tesadüfen bir gaz maskesi olsa ve o an ‘Satılık gaz maskesi fiyatı 5000 lira’ diye bağırsanız onlarca insan satın almak üzere üzerinize atlayacak! Can havli ile yanındaki losyonu, parfümü tramvay içerisine sıkan sıkana! Lakin mümkünü yok bu illet kokudan arınmanın. Hani dersiniz ki bir zamanlar Esat, şimdi de Eset denen kişi, kimyasal bombayı bizim tramvayda patlatıp muradına ermiş! Burun burun olalı burunluğundan böyle zulüm görmedi. Akciğer de akciğer olalı böylesine kifayetsiz kalmadı doğa mucizesi karşısında…
Bütün bu itişip kakışmalar arasında bir de ne görelim? Kaykay yapan aklı evvel gençlerim burunlarını vagonlarımızın camına yaslayıp hem kayıyor hem de içerdekileri seyrediyor. Haydi, bu kez de kapı önüne kaçan topluluk camlara (bize doğru) akın etmez mi?
-Ölecen olum gebercen!
-Sizi yetiştiren öğretmenin ben ta…
-Bu ülke bunların yüzünden batıyor işte!
-Dinsiz bunlar dinsiz, din eğitimi gerek gardaşım!
Bir daha tramvaya binersem batmana (vatman) yakın olacağım neme lazım! Böylesi panik atak durumlarında ‘adam ölüyor’ diye çığlığı basıp kapının açılmasını sağlarım, atlar kurtulurum…
 
SİZİN SESİNİZ
 
Ah be Karaoğlan…
 
Geçtiğimiz günlerde ES TV’nin 1000 kanal içerisinde 51. sırada yer alışını konu eden bir köşe yazısı yazmıştım. Bu başarının birkaç aylık emekler sonucunda ya da tesadüfen alınan bir başarı olmadığını; yılların emekleri sununda meyvelerinin alındığını vurgulamıştım.
26 Aralık 2010 yılı itibarı ile yaklaşık yedi yıl emek veren biri olarak, o yıllardan günümüze süreklilik arz eden ve emekler veren insanları isimleri ile zikretmiştim. Ve ben bu kanalda en çok övgüyü hak eden yegâne bir ismi ES geçmişim iyi mi? Nankörlük kitabımda olmasa da bakar körlük etmişim açıkçası. Hele ki “Kent Ozanı” adlı müzik programımda bana en çok emeği veren ve Karaoğlan diye sevdiğim kardeşim Onur Çırak’ın adını yazmayı unutmuşum. Şöyle sitem etmiş kardeşim haklı olarak: Yazını okudum Şinasi Abi, aslında bu yazıyı yazmam çok saçma ama dayanamadım. Çünkü bir benim isimim geçmemiş bu yazında. Sorun değil, reklam yapacak değilim de anlaşılan benim hiç emeğim ve katkım geçmemiş sana. Bunu anladım ki sağlık olsun! Yeni gelen üç dört aylıklar emek sarf emişler de beni değer görmemişsin, teşekkür ederim…
Eh be Karaoğlan! Valla bazen en güvenilen ağabeyler de böylesi ayıplara imza atabiliyorlar. İster yaşlılığıma, istersen gönül yorgunluğuma ver. Ya da doğrayıp yoğurdun içinde karıştır cacık yap. “Senden cacık da olmaz” diyecek kadar kırgınsan ağabeyine, unut gitsin. Çünkü unutmak öldürmektir insanı, en büyük cezadır bilesin ki…
Ercan Kardeşler Kuyumculuk
1000
icon
tarık 22 Şubat 2017 09:02

yoğunluktandır. şinasi hocam

0 1 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi