Yeni Türkiye’ye doğru

Bir hafta aradan sonra kısa ve öz olarak tek temennim; demokrasimizin, hukukumuzun, adaletimizin kazandığı; YENİ TÜRKİYE için, memleketimiz için, vatanımız için, huzurlu ve mutlu gelecekler diliyorum.
“Bir musibet bin nasihatten iyidir” deyişine, aşağıdaki alıntı ile herkesin bu olaylardan ders çıkarmasını istiyorum.
 
FISILTI VE TUĞLA TERCİH SİZİN...
Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı. Arabayla caddeden yavaşça geçerken hiç çocuk göremedi fakat arabasının kapısına bir tuğla atıldığını fark etti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu park etiği arabasına doğru iterek bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın?"... İyice sinirlenerek devam etti; "Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya mal olacak. Bunu neden yaptın?"
 
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı. Park etmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Allah sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı.
Allah, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur.
Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır.
İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin. Karar sizin...
Evet ben diyorum ki, kafamıza atılan tuğladan sonra, fısıltılardan da inşallah ders çıkararak, huzurlu, birlik içinde, daha demokratik bir hukuk devleti yaratabiliriz.
Bu konuda da hepimize bazı görevler düşüyor. Gün birlik ve beraberlik günü. “Vatanımızın tek, bayrağımızın tek, milletimizin tek, Türkiye’nin tek olduğunu unutmadan geleceğe doğru, demokrasinin kazandığı, huzurun ve refahın arttığı, hukukun geçerli olduğu, yaralarımızın en kısa sürede sarıldığı, güçlü bir YENİ TÜRKİYE’ye doğru” diyerek, yazımı bitiriyorum.