YILMAZ BÜYÜKERŞEN’İN KURTULUŞ MÜZESİ AÇILIŞI KONUŞMASI

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak yıllar önce bu binayı harap biçimde satın aldık. Aklımızdan bu tarihi binayı aslına uygun bir biçimde restore edip ziyarete açmak geçiyordu. Eskişehir’e bir değer daha katmış olacaktık. Diğer projelerimizin arasında özel bir yeri olmayan, küçük ve sıradan bir işti bizim için.
 
Çok yanılmışız.
Şu son birkaç ay içinde yaşadıklarımız, Lozan hakkında Milli Mücadele hakkında, Milli Mücadelenin kahramanları hakkında söylenenler gösteriyor ki, çok yanılmışız. Bu ve buna benzer projeleri, hatta çok daha büyüklerini, onlarca yıl önce yapmış olmamız gerekiyormuş. Bu tür projelere diğerlerinden çok daha büyük öncelik vermiş olmamız gerekiyormuş. İşi gücü bırakıp, yirminci yüzyılın başında dünyada yaşananların bu topraklara nasıl yansıdığını anlatacak projeler gerçekleştirmemiz gerekiyormuş. Yirminci yüzyılın başında nasıl bir taarruz altında kaldığımızı, o taarruz karşısında nasıl direndiğimizi ders kitaplarında anlatmak yetmiyormuş. Her türlü iletişim teknolojisini seferber etmemiz gerekiyormuş.
 
Saygıdeğer misafirler,
Milli Mücadeleye, o mücadelede makûs talihine başkaldıran millete önderlik yapanlara uluorta ve fütursuzca saygısızlık yapılabilmesi, ancak derin bir cehalet yüzünden mümkün olabilir. Aslında saygısızlık kelimesi, şahit olduğumuz şeyleri anlatmak için yeterli de görünmüyor, düpedüz düşmanlık yapılıyor Milli Mücadele kahramanlarına. Ama unutmamak gerekiyor ki, bugün rahat koltuklarında oturup o dönem hakkında bilgisizce ahkâm kesenlerin hepsi, Cumhuriyet döneminde doğdular, büyüdüler, okullara gittiler. Onları cehaletleri sebebiyle suçlayabiliriz. Ama asıl suçlanması gerekenler, bizleriz.
Amerikan bağımsızlık mücadelesi hakkında, Amerikan iç savaşı hakkında, Fransız İhtilali hakkında, Bonapart hakkında sayısız film izledik, roman okuduk. Her millet, kendi tarihinin önemli dönemeçleri hakkında, o dönemeçleri hatırlatacak, o dönemeçlerdeki ruh durumunu taze tutacak birçok mimari eser, birçok müze yaptı. Biz ise, bugüne kadar, doğru dürüst bir Atatürk filmi yapamadık. Milli Mücadelenin kahramanları hakkında birkaç biyografi denemesinden başka bir şey yok elimizde.
Bir televizyon dizisi, Sivas’ta bir Cumhuriyet Müzesi ve Ankara’da ilk Meclis binasından başka dişe dokunur bir şey de yapmadık. Bugün şahit olduğumuz, Milli Mücadele hakkında, Lozan hakkında söylenenlerin, geniş kesimlerde karşılık bulabilmesi, bizim utancımızdır.
 
Saygıdeğer misafirler,
İtiraf etmeliyim ki, böyle bir ihtiyaç olduğunu fark etmiş değildim. Başta da söylediğim gibi, sadece Eskişehir’e bir değer daha katmak gibi bir niyetim vardı. Ama bugün açılışını yaptığımız bu mütevazı müze, benim düşündüğümden çok daha önemliymiş.
Sizin de göreceğiniz gibi, müzemizi yaptığımız bina, zincirinden boşanmış, bütün dünyayı boyunduruk altına almadan huzura eremeyecekmiş gibi görünen emperyalizm karşısında, Türk milletinin sergilediği şanlı direnişi bütün yönleriyle sergilemek için yeterli sayılmaz. Ancak siz de takdir edersiniz ki, yaşanmışlıklara tanıklık etmiş bir binada bulunmanın sağladığı atmosferi ve ruh durumunu başka yollarla ikame etmek hiç mümkün değil.
Öte yandan mekânın yetersizliğini çağdaş teknolojinin bütün imkânlarını kullanarak gidermeye çalıştık. Zannediyorum ki birçok yeni teknoloji, ilk defa Türkiye’de bir müzede kullanılmış oldu.
Bu vesileyle, müzenin tasarımında ve yapımında emeği geçmiş olan bütün arkadaşlarımı; başta Canan Demir ve Oğuzhan Özen, Şaduman Halıcı, Cemalettin Taşçı, Mine Akıskalıoğlu, Burhan Bilgiç, Evren Özgür, Ersin Özkan, Tuncer Gündoğdu, Uğur Kapucuoğlu, Barış Özyurt, Alkan Keskin, Hasan Hüseyin Dinç, Sevda Kaçtı, Göksel Erol olmak üzere, belediyemiz atölyeleri ve birimlerinde emeği geçen herkesi bir defa da sizlerin huzurunda kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Umarım müzemiz, başımızı derde sokacak gibi görünen cehaletin seyreltilmesine bir nebze olsun katkı yapar ve birçok başka müzeye ilham kaynağı olur.
Tekrar hoş geldiniz.